Mercedes'ten Üretim Kararları: Üretim Kısıntısı Yok

Mercedes-Benz, otomobil üretiminde şu an için satışların duraklaması nedeniyle herhangi bir üretim kapasitesi kısma ihtiyacı hissetmiyor. Üretim Başkanı Jörg Burzer, Automobilwoche ile yaptığı röportajda, önceki yıllarda çeşitli önlemler alındığını vurguladı.

Hambach fabrikası satılırken, Brezilya ve Rusya’daki üretim hatları kapatıldı. Öte yandan, Macaristan’da bulunan Kecskemét tesisinin genişletilmesi sağlandı. Tüm bu hamleler sayesinde, Mercedes’in önümüzdeki yıllar için iyi bir konumda olduğunu düşünüyor.

Mercedes’in üretim tesisleri, Almanya ve Macaristan’ın yanı sıra Çin, ABD, Meksika ve Güney Afrika gibi birçok ülkede de yer alıyor. Dünya genelinde üretim alanında yaklaşık 75.000 kişiyi istihdam eden Mercedes, elektrikli araçlara geçiş, sürdürülebilirlik ve dijitalleşme gibi alanlarda yoğun çaba harcıyor.

Bu bağlamda, Siemens, Nvidia ve Microsoft gibi ortaklarıyla iş birliği içinde ürün geliştirmeye devam ediyor. Sindelfingen'deki Factory 56’da 2020’den bu yana S-Klasse ve elektrikli EQS model araçları aynı hat üzerinde üretmekte. Farklı pazar taleplerine göre değişik tahrik sistemleri üretebilmek için esneklik oldukça önem taşıyor.

Mercedes, yalnızca otomobil üretimi ile sınırlı kalmıyor. Şirket, kendi rüzgar enerjisi santralinde enerji üretiyor ve batarya geri dönüşüm tesisi açıyor. Ayrıca, 30 yeni üretim sürecini içeren bir eksen akış motoru üretimi gibi yenilikçi projelere imza atıyor. Burzer, bu tür gelişmelerin beş yıl önce neredeyse hayal bile edilemeyeceğini belirtiyor.

Verimliliği artırmak amacıyla Mercedes, şu anda Macaristan'daki Kecskemét tesisinde, insansı bir robotun kullanımını deniyor. Bu robot, uzun vadede zorlu ergonomik görevlerde yardımcı olabilecek ve böylece üretim kalitesini artıracak. Özellikle, iş gücü sıkıntısının yaşandığı günümüzde bu durum oldukça kritik.

Ayrıca, yapay zekanın üretim süreçlerinde daha fazla yer alması planlanıyor. Tedarik zincirinin optimize edilmesi de önemli bir odak noktası. Burzer, üretim kadar tedarik zincirinin verimliliği ve üretkenliğinin de kritik öneme sahip olduğunu belirtti. Son yıllarda, tedarik zincirinde maliyetler önemli ölçüde artmış durumda. Bu nedenle, jeopolitik risklere, örneğin ticaret engellerine rağmen dayanıklı kalmak için yeni konseptler geliştirilmesi hedefleniyor.